an abstract photo of a curved building with a blue sky in the background

LONDRA

Londra... Gelenekle modernin iç içe geçtiği, her köşesinde farklı bir hikaye saklayan, enerjisi hiç bitmeyen bir şehir. Belki de sen de aklında bir Londra gezisi hayali kuruyorsun. O ikonik kırmızı otobüslerden birine binmek, Big Ben'in görkemine tanıklık etmek ya da bir İngiliz pub'ında soluklanmak... Ama nereden başlayacağını bilemiyor musun? Ya da elindeki kısıtlı zamanda maksimum verimle gezmek mi istiyorsun? İşte tam da bu sorulara cevap bulmak için buradayız. Bu sayfada, senin için sıradan gezi rehberlerinin ötesinde, tamamen kişiselleştirilmiş ve gün gün planlanmış rotalar hazırladık. Üstelik bu rotalar sadece gezilecek yerleri değil, sabah kahvaltısından akşam yemeğine, sokak lezzetlerinden dinlenme molalarına kadar her detayı içeriyor. Sadece rotanı seç, sırt çantanı hazırla ve Londra maceranın tadını çıkar!

Travel Guide

Hayalini Kurduğun Londra Macerasına Hoş Geldin!

LONDRA

Hayalini Kurduğun Londra Macerasına Hoş Geldin!

Travel Guide

Londra... Gelenekle modernin iç içe geçtiği, her köşesinde farklı bir hikaye saklayan, enerjisi hiç bitmeyen bir şehir. Belki de sen de aklında bir Londra gezisi hayali kuruyorsun. O ikonik kırmızı otobüslerden birine binmek, Big Ben'in görkemine tanıklık etmek ya da bir İngiliz pub'ında soluklanmak... Ama nereden başlayacağını bilemiyor musun? Ya da elindeki kısıtlı zamanda maksimum verimle gezmek mi istiyorsun? İşte tam da bu sorulara cevap bulmak için buradayız. Bu sayfada, senin için sıradan gezi rehberlerinin ötesinde, tamamen kişiselleştirilmiş ve gün gün planlanmış rotalar hazırladık. Üstelik bu rotalar sadece gezilecek yerleri değil, sabah kahvaltısından akşam yemeğine, sokak lezzetlerinden dinlenme molalarına kadar her detayı içeriyor. Sadece rotanı seç, sırt çantanı hazırla ve Londra maceranın tadını çıkar!

Londra’yı Adım Adım Keşfetmeye Hazır mısın?

Londra’yı keşfederken hem bir turistin gözünden şehrin ikonik noktalarını görmek, hem de bir Londralı gibi gündelik hayatın keyfini yaşamak ister misin?
Senin için 7 farklı günlük rota hazırladık.

Her rota; birbirine yakın ve alakalı duraklardan oluşuyor. Sabah kahvaltısıyla başlayıp, gün boyu gezilecek yerler, lezzet molaları ve akşam pub keyfine kadar uzanan dolu dolu bir deneyim sunuyor. İkonik yapılar, gizli köşeler, huzurlu duraklar ve yerel tatlar bir arada.

Kaç gün Londra’da kalacağını sen seçiyorsun; sadece sürene uygun sayıda rotayı belirlemen yeterli. Devamı çok kolay: İlgini çeken rotaya tıkla, keşfe başla!

Londra' nın Kraliyet ve Tarihi Kalbi

· Big Ben · Westminster Sarayı (Houses of Parliament). · Westminster Abbey · Buckingham Palace · St. James’s Park· Wellington Arch

Thames & City of London

· Tower Bridge · Tower of London · St. Paul’s Katedrali · Millennium Bridge · Borough Market · London Eye

West End ve Alışveriş Caddeleri

· Trafalgar Square · Piccadilly Circus · Leicester Square · Covent Garden · Soho · Regent Street · Oxford Street · Bond Street · Carnaby Street · Chinatown

Müzeler ve Kraliyet Bahçeleri

· British Museum · Natural History Museum · Hyde Park · Kensington Palace & Kensington Gardens · Royal Albert Hall · Harrods

· Greenwich Market · Cutty Sark · Grand Square · Greenwich Flower Market · Royal Observatory & Prime Meridian · Canary Wharf

Greenwich & Modern Docklands

· Westbourne Grove · Portobello Road · Notting Hill Renkli Evler · Holland Park § Kyoto Garden

Batı Londra' nın Renkleri

· British Museum· Camden Town ·Camden Lock Market · Regent’s Park · Hampstead Heath

Kuzey Londra & Alternatif Kültür
black blue and yellow textile

1. Gün – Londra' nın Kraliyet & Tarihi Kalbi

·London Eye · Big Ben · Westminster Sarayı (Houses of Parliament) · Westminster Abbey · Whitehall § Downing St · St. James Park · Buckingham Palace · Wellington Arch · Hyde Park

Kahvaltı

Beany Green – Southbank

· Konum: London Eye’nin hemen arkasındaki Southbank’te

Öne Çıkanlar: Avustralya tarzı kahvaltı + kahve. Banana bread, granola bowls, avokado tost favori. Kahvede flat white özellikle öneriliyor.

· Ambiyans: Canlı, modern, nehir kenarına çok yakın.

London Eye

Sabah kahvaltıdan sonra Westminster’a doğru yürürken Thames kıyısında devasa siluetiyle London Eye seni selamlar. Günün erken saatlerinde daha sakinken yanından geçmek, şehrin uyanışına tanıklık etmenin güzel bir yoludur. İstersen kapsüllerden birine binip Londra’yı yukarıdan keşfedebilirsin; ya da sadece bu dev dönme dolabın ihtişamını dışarıdan izleyip Westminster Sarayı’na doğru rotana devam edebilirsin.

Şehrin büyüleyici siluetini kuşbakışı izlemek için London Eye biletinizi önceden alabilir, sıra beklemeden bu eşsiz manzaranın keyfini çıkarabilirsiniz.

Westminster Sarayı ve Big Ben — İngiltere’nin Kalbi

Thames Nehri’nin kıyısında ihtişamla yükselen Westminster Sarayı ve onun simgesi Big Ben, İngiltere’nin tarihini, demokrasisini ve zarafetini bir araya getirir. Gotik mimarisiyle göz kamaştıran Parlamento Binası, Lordlar ve Avam Kamarası’na ev sahipliği yaparken; hemen yanında uzanan Big Ben, her saat başı yankılanan melodik çan sesiyle Londra’nın ritmini tutar.

Gündüzleri altın süslemeleriyle parlayan, geceleri ise nehir kıyısında ışıl ışıl parlayan bu ikili, şehrin politik kalbi kadar fotoğraf severlerin de gözdesidir. Westminster Köprüsü’nden yapılan bir yürüyüşte, Big Ben’in heybeti ve Parlamento Binası’nın detayları karşısında büyülenmemek mümkün değildir.

İngiltere’nin siyasi kalbi Westminster’daki Parlamento Binası’nı keşfederek, Lordlar ve Avam Kamarası’nın tarihi atmosferini hissedin, Westminster Hall’un görkemli geçmişine tanıklık edin. Sesli rehber eşliğinde düzenlenen bu özel turla İngiliz demokrasisinin kalbinde unutulmaz bir yolculuğa çıkabilir, yapıyı kendi temponuzda gezebilirsiniz.

Westminster Abbey: İngiltere’nin Tarih Sahnesi

Londra’nın kalbinde, kraliyet törenlerinin, taç giyme seremonilerinin ve tarihi anların yaşandığı görkemli bir yapı: Westminster Abbey. Gotik mimarisiyle büyüleyen bu anıt, İngiliz tarihinin adeta canlı bir müzesi.

İçeri adım attığınız anda, 1000 yılı aşan bir geçmişin izleriyle karşılaşıyorsunuz. Kralların, kraliçelerin, bilim insanlarının ve sanatçıların huzurla yan yana yattığı bu yerde taç giyme törenlerinden kraliyet düğünlerine kadar birçok unutulmaz olay yaşanmış. Özellikle 2011’de Prens William ve Kate Middleton’ın düğünü burada gerçekleşti — o günün ışıltısı hâlâ duvarlarda hissediliyor.

Abbey’nin içinde gezerken, Isaac Newton, Charles Darwin, Charles Dickens gibi isimlerin mezarlarını görebilirsiniz. Tarih, sanat ve bilimin buluştuğu bu atmosfer büyüleyici.

Dilerseniz giriş biletinizi alarak, sesli rehber eşliğinde detaylı bir tur yapabilir ve her bölümün ardındaki tarihi hikâyeleri keşfedebilirsiniz.

Whitehall & Downing Street — İngiltere’nin Siyasi Kalbi

Big Ben’in heybetinden yürüyerek ilerlediğinizde, Whitehall boyunca sıralanan görkemli hükümet binaları karşılar sizi. Yol boyunca İngiliz siyasetinin merkezine dair ipuçları görebilir, tarihi binaların ihtişamını izleyebilirsiniz. Ünlü siyah kapısıyla tanınan Başbakanlık konutu 10 Downing Street, politik tartışmaların ve önemli kararların alındığı bu mekanın simgesi olarak öne çıkar.

Aralarda göreceğiniz nöbetçiler ve bayraklarla süslenmiş meydanlar, Londra’nın politik kalbini hissetmenizi sağlar. Bu cadde, hem tarih hem de güncel İngiliz siyasetiyle doğrudan temas kurabileceğiniz özel bir yürüyüş rotasıdır.

St. James’s Park Yürüyüşü

Londra’nın en romantik parklarından biri. Gölet kenarında pelikanları izleyebilir, yemyeşil ağaçların arasında şehrin koşuşturmasından uzaklaşabilirsin. Parkın sonunda görkemli saray kapıları seni karşılar.

Buckingham Palace

Kraliçe Elizabeth’in (artık Kral Charles’ın) resmi ikametgâhı. Önünde toplanan kalabalıklar, görkemli törenler ve bayraklar, İngiltere’nin kraliyet geleneğini hissettirir.

Sarayın ihtişamını içeriden görmek ve kraliyet atmosferini yakından hissetmek isteyenler için özel bir tur düzenlenmektedir.

St. James’s Palace, Clarence House ve The Mall boyunca keyifli bir yürüyüşe çık, ardından sıra beklemeden giriş imkânıyla sarayın kapılarından içeri adım at.

İçeri girdiğinde ışıltılı avizelerle süslü Lüks Daireleri, zarif Sèvres porselenlerini, ve Kraliyet Koleksiyonu’ndan seçilmiş İngiliz-Fransız mobilyalarını görme fırsatı yakalayacaksın.
Resmi
saray sesli rehberi ile gezerken, odaların hikâyelerini ve yüzyıllardır süregelen gelenekleri keşfedeceksin.

Not: Buckingham Sarayı’nın içini kapsayan özel turlar genellikle Temmuz ve Eylül ayları arasında, Kraliyet Ailesi’nin resmi konutta bulunmadığı dönemde düzenlenir. Tur kontenjanları sınırlıdır, bu nedenle erken rezervasyon önerilir.

Wellington Arch & Hyde Park

Saraydan yürüyerek ilerlediğinde Wellington Arch’ın ihtişamı seni selamlar. Ardından Hyde Park’ın geniş çimenlerine adım atarak Londra’nın en büyük yeşil alanlarından birinde soluklanabilirsin.

Akşam Yemeği – Bacchanalia (Mayfair)

Antik Yunan ve Roma’dan ilham alan görkemli dekorasyonu, duvarlarındaki sanat eserleri ve şık atmosferiyle Londra’nın en göz alıcı restoranlarından biri. Akdeniz esintili menüsü, ilk günü unutulmaz bir deneyimle bitirmeni sağlar.

Gece Pub Deneyimi – Cahoots (Soho/Carnaby)

Eski bir metro istasyonuna kurulmuş, 1940’lar temalı efsanevi pub. Vintage dekoru, eğlenceli kokteylleri ve canlı atmosferiyle günün sonunda farklı bir pub deneyimi yaşatır.

Böylece ilk gün: Westminster Sarayı ve Big Ben’in ikonik manzarası → Westminster Abbey’nin görkemi → Whitehall & Downing Street’te hükümet binaları ve atlı nöbetçiler → St. James’s Park’ın huzurlu yürüyüş yolları → Buckingham Palace’ın kraliyet atmosferi → Wellington Arch’ın ihtişamı → Hyde Park’ın geniş çimenlerinde soluklanma → Bacchanalia’da şık bir akşam yemeği → Cahoots Pub’ta eğlenceli bir kapanış ile tamamlanıyor.

black blue and yellow textile

2. Gün - Thames & City of London

· Tower Bridge · Tower of London · Leadenhall Market · Sky Garden · St. Paul’s Katedrali · Millennium Bridge · Borough Market · Shard

Kahvaltı

White Mulberries

· Konum: St. Katharine Docks (Tower of London’un doğu tarafında, yürüyerek 5 dk).

· Öne Çıkanlar: Londra’nın en çok sevilen bağımsız kahve dükkanlarından. Flat white ve cold brew çok beğeniliyor. Yanında croissant, cinnamon bun, banana bread gibi tatlı-aperatifler alabilirsin.

· Ambiyans: Marina manzarası, sabah için çok keyifli.

Tower Bridge - Londra’nın İkonik Simgesi

Thames Nehri’nin üzerinde yükselen Tower Bridge, Londra’nın en tanınan yapılarından biri. 1894’ten beri şehrin siluetini süsleyen bu köprü, hem mühendislik harikası hem de fotoğraf tutkunları için mükemmel bir durak.
Tower Bridge giriş biletinizle üst cam yürüyüş yolunda (Glass Walkway) adım adım ilerleyip altınızdan geçen tekneleri seyredebilir, sergi alanında köprünün tarihine ve mühendislik harikasına yakından tanıklık edebilirsiniz.

Tower of London

Hemen köprünün yanında yer alan 11. yüzyıldan kalma bu kale, uzun yıllar boyunca hem kraliyet sarayı hem de zindan olarak kullanıldı. İçinde bugün hâlâ kraliyet mücevherleri sergileniyor. Tarih meraklıları için vazgeçilmez.

Tower of London biletinizle İngiliz tarihinin kalbine adım atın. Kraliyet mücevherlerinin sergilendiği ihtişamlı odaları görün, ünlü Beefeater muhafızlarının rehberliğinde efsanelerle dolu kuleleri keşfedin. Karanlık zindanlardan taç giyme salonlarına uzanan bu tarihi yapıda, yüzyılların hikayesine tanıklık edin.

Leadenhall Market

Dar sokakların arasından karşına çıkan Leadenhall Market, 14. yüzyıldan bu yana ayakta duran büyüleyici bir pazar yeri. Cam tavanı, zarif kemerleri ve renkli cepheleriyle adeta zaman yolculuğu hissi verir. İçeride butik dükkânlar, restoranlar ve kafeler bulunur; Harry Potter filmlerindeki Diagon Alley sahnelerine ilham veren atmosferiyle gezinin en sürprizli duraklarından biridir.

Sky Garden

Londra’nın göbeğinde gökyüzüne yükselen Sky Garden, dev cam kubbesi altında tropik bitkilerle çevrili bir şehir bahçesi gibi. Ücretsiz olarak çıkabileceğin bu gözlem alanında 360 derece manzara seni karşılar; Thames’in kıvrımları, Tower Bridge ve St. Paul’s ayaklarının altına serilir. İstersen manzaraya karşı Sky Pod Bar’da bir kahve ya da kokteyl eşliğinde soluklanabilir, günün en keyifli molalarından birini verebilirsin.

St. Paul’s Cathedral — Londra’nın Ruhani Sembolü

Londra siluetinin en ikonik noktalarından biri olan St. Paul’s Cathedral, barok mimarinin zarafetini taşıyan görkemli kubbesiyle şehri selamlar. Tarih boyunca kraliyet düğünlerine, anma törenlerine ve ulusal kutlamalara ev sahipliği yapan bu katedral, hem mimarisiyle hem de ruhani atmosferiyle ziyaretçilerini büyüler. Kubbesine çıktığınızda sizi Londra’nın nefes kesici panoraması karşılar; içeride ise tavan süslemeleri, mozaikler ve fısıltı galerisi (Whispering Gallery) benzersiz bir deneyim sunar.

St. Paul’s Cathedral giriş biletinizle katedralin ana salonunu, yer altı mezarlığını (Crypt) ve üç farklı seyir galerisine çıkan kubbe merdivenlerini keşfedebilirsiniz.
Whispering Gallery’de sesin kubbe boyunca yankılanışını deneyimleyin, Stone Gallery’den şehrin kalbine bakın ve en tepede yer alan Golden Gallery’den Londra’nın muhteşem manzarasının tadını çıkarın.
Sesli rehber eşliğinde hem mimarinin detaylarını hem de katedralin tarihindeki önemli olayları kendi temponuzda öğrenebilirsiniz.

Pub Deneyimi – Ye Olde Cheshire Cheese (St. Paul’s)

1667’de inşa edilmiş, Londra’nın en tarihi publarından biri. İçeri adım attığında taş duvarlar, alçak tavanlar ve gaz lambası ışıklarıyla zamanda yolculuk yapıyormuş hissi verir. Dickens ve Mark Twain’in burada vakit geçirdiği bilinir. İlk kez Londra’ya gelenler için gerçek bir tarih kokan pub deneyimi.

black blue and yellow textile
black blue and yellow textile

Millennium Bridge

Modern mimarisiyle dikkat çeken yaya köprüsü. St. Paul’s’tan Tate Modern’e doğru uzanır. Köprünün ortasında durup hem kuzeyde St. Paul’s’un ihtişamını hem de güneyde Southbank’in enerjisini bir arada görmek harika bir deneyimdir.

Borough Market – Lezzet Molası

Londra’nın en ünlü yemek pazarlarından biri. Yüzyıllardır varlığını sürdüren bu pazar, bugün sokak lezzetleriyle gastronomi tutkunlarının buluşma noktası. İstersen taze deniz ürünleri, peynirler, atıştırmalıklar veya dünya mutfağından özel tatlar deneyebilirsin.

Borough Market’te Denemen Gereken Lezzetler

  • Raclette Brothers – Raclette
    Eritilmiş İsviçre peyniri, sıcak patateslerin, turşunun ve soğanın üzerine dökülerek servis ediliyor. Peynirseverler için tam bir şölen!

  • Applebee’s Fish – Fish Sandwich
    Levrek veya morina balığı filetosu, çıtır kaplama ve yumuşacık ekmekle buluşuyor. Londra’nın en popüler balık sandviçlerinden biri.

  • Richard Haward’s Oysters – İstiridye
    Taze istiridyeler; limon, sirke veya hafif acı sos eşliğinde sunuluyor. Deniz ürünlerini sevenler için kesinlikle kaçırılmamalı.

  • Kappacasein – Cheese Toastie
    Ekşi maya ekmeği arasında erimiş peynirden oluşan efsanevi bir tost. Sıcak, akışkan ve tam anlamıyla “comfort food”.

  • Scotchtails – Scotch Egg
    İçinde yumurta, dışında baharatlı kıyma ve çıtır ekmek kırıntısı… Klasik bir İngiliz atıştırmalığı, Borough Market’in vazgeçilmezlerinden.

Tatlı Final: Humble Crumble
Sıcak ve çıtır crumble tatlılarıyla ünlü bu durak, Borough Market gezisini tatlı bir şekilde sonlandırmak için birebir.

The Shard

Southwark semtinde gökyüzüne doğru yükselen The Shard, akşam ışıklarıyla daha da etkileyici bir manzara sunar. Yüksek katlara çıktığında Oblix, Aqua Shard ve Gong Bar gibi şık restoran ve barlarda hem kokteylini yudumlayabilir hem de Londra’yı ışıl ışıl izleyebilirsin. Günün sonunda şehre yukarıdan bakmak, geziyi unutulmaz bir finalle taçlandırır.

Gece Pub Deneyimi – The Horniman at Hays

Tower Bridge’in hemen yanında, tarihi Hays Galleria’nın içinde yer alan The Horniman at Hays, klasik bir İngiliz pub atmosferini modern bir dokunuşla sunar. İçeri girdiğinde ahşap detaylar ve samimi ortam seni karşılarken, dışarıdaki terasında Thames manzarasına karşı bir pint içmenin keyfi bambaşkadır.

Böylece ikinci gün: White Mulberries’te keyifli bir kahvaltı → Tower Bridge’in ihtişamı → Tower of London’ın tarihi dokusu → Leadenhall Market’in büyüleyici atmosferi → Sky Garden’dan panoramik şehir manzarası → St. Paul’s Cathedral ve Millennium Bridge → Borough Market’te lezzet şöleni + Humble Crumble tatlı molası → The Shard’da Oblix’te büyüleyici manzara → The Horniman at Hays’ ta eğlenceli bir kapanış ile tamamlanıyor.

black blue and yellow textile

3. Gün – West End & Alışveriş Caddeleri

Trafalgar Square · Piccadilly Circus · Regent Street · Oxford Street · Bond Street ·Liberty · Carnaby Street · Soho · Chinatown· Leicester Square · Covent Garden

Trafalgar Square

Londra’nın en ünlü meydanlarından biri. Nelson Sütunu, aslan heykelleri ve çevresindeki tarihi binalar ile şehrin enerjisini hissetmeye başlarsın. Meydan genellikle sokak sanatçıları, gösteriler ve kalabalık atmosferiyle canlıdır. *National Gallery
Trafalgar Meydanı’na adım attığında görkemli sütunlarıyla seni karşılayan National Gallery, dünyanın en önemli sanat koleksiyonlarından birine ev sahipliği yapar. İçeri girdiğinde Van Gogh’tan Da Vinci’ye uzanan eserler arasında dolaşırken, bir anda zamanda yolculuğa çıkmış gibi hissedersin.

Piccadilly Circus — Londra’nın Işıklı Kalbi

Londra’nın en enerjik köşesi Piccadilly Circus, gece gündüz hiç uyumayan bir buluşma noktasıdır. Dev LED ekranları, hareketli kalabalığı ve tarihi Eros Heykeli ile şehrin nabzını burada hissedersin. Tiyatroların, mağazaların ve restoranların çevrelediği bu meydan, Soho, Regent Street ve Leicester Square’e açılan geçidiyle adeta Londra’nın kalbine giden ışıltılı bir kavşaktır.

Bir an durup etrafına baktığında, sokak müzisyenlerinin melodileriyle karışan şehir ışıkları arasında Londra’nın kozmopolit ruhunu tüm canlılığıyla hissedersin. İster alışverişe çık, ister fotoğraf molası ver — Piccadilly Circus, Londra’da herkesin bir kez mutlaka durduğu o ikonik noktadır.

Fortnum & Mason
Piccadilly Circus’tan kısa bir yürüyüşle ulaşabileceğin Fortnum & Mason, 1707’den bu yana İngiliz lüksünü temsil eden ikonik bir mağaza. Dış cephesindeki zarif saat ve içerideki şatafatlı dekoruyla daha adım atar atmaz ihtişamını hissettirir. Özellikle çay koleksiyonları, şık hediye paketleri ve gurme yiyecekleriyle ünlüdür. İngiliz çay kültürünü deneyimlemek için en özel adreslerden biri olan Diamond Jubilee Tea Salon’da zarif bir “afternoon tea” molası vermek, Londra gezini klasik bir ritüelle taçlandırmanın en keyifli yollarındandır.

Regent Street & Oxford Street

Regent Street — Zarafetin ve Alışverişin Buluştuğu Cadde

Londra’nın en şık alışveriş caddesi olan Regent Street, klasik mimarisi ve lüks markalarıyla göz kamaştırır. Tarihi binaların arasında uzanan bu cadde, vitrinleriyle adeta bir moda geçididir. Burberry, Apple ve Liberty London gibi ikonik mağazalar burada yer alır. Akşam ışıklarında parlayan kavisli cepheleriyle Regent Street, sadece alışveriş için değil, Londra’nın zarafetini hissetmek için de görülmeye değer bir noktadır.

Bir kahve molası için ara sokaklardaki butik kafelere uğrayabilir, alışveriş arası kısa bir soluk alırken Londra’nın şık yaşam tarzını gözlemleyebilirsin.

Oxford Street — Londra’nın En Hareketli Alışveriş Caddesi

Her gün yüz binlerce insanın geçtiği Oxford Street, Londra’nın en ünlü ve en kalabalık alışveriş durağıdır. Selfridges, Zara, H&M ve Marks & Spencer gibi dünyaca tanınan mağazalarla dolu bu uzun cadde, modanın ve enerjinin kesiştiği bir noktadır.

Bond Street

Oxford Street’ten ayrılıp Bond Street’e yöneldiğinde vitrinlerdeki ışıltı hemen dikkatini çeker. Lüks markaların mağazaları, sanat galerileri ve zarif butiklerle dolu bu cadde, Londra’nın şıklığını en çok hissettiren adreslerden biridir.

Liberty London & Carnaby Street

Bond Street’ten kısa bir yürüyüşle ulaştığında, Tudor tarzı cepheyle karşılayan Liberty London seni içerideki efsanevi tekstil ve tasarım koleksiyonlarıyla büyüler. Mağazanın kendine has atmosferi, alışverişi adeta bir deneyime dönüştürür.

Liberty’den çıkıp birkaç adım attığında renkli tabelaları ve hareketli sokaklarıyla Carnaby Street karşına çıkar. Butikler, kafeler ve sokak sanatıyla dolu bu cadde, Londra’nın enerjisini ve özgün ruhunu en canlı şekilde yansıtır.

Soho & Chinatown

Dar sokakları, gece hayatı ve restoranlarıyla Soho; rengarenk tabelaları ve otantik mutfaklarıyla Chinatown, birbirine bağlanan iki farklı dünya. Burada kısa bir gezinti, Londra’nın kültürel çeşitliliğini gözler önüne serer.

Leicester Square — Londra’nın Eğlence Merkezi

Londra’nın kalbinde yer alan Leicester Square, tiyatrolar, sinemalar ve restoranlarla çevrili hareketli bir meydandır. Özellikle West End’in ünlü oyunları ve film galalarıyla ünlüdür; yıl boyunca ziyaretçilere hem kültürel hem de eğlenceli deneyimler sunar. Meydanda dolaşırken sokak sanatçılarının performanslarını izleyebilir, fotoğraf molaları verip hareketli atmosferi hissedebilirsiniz.

Leicester Square, Londra’nın hem turistler hem de Londralılar için vazgeçilmez buluşma noktalarından biridir ve adeta şehrin eğlence kalbini temsil eder.

Hippodrome Casino — Londra’da Işıltılı Eğlence

Leicester Square’in tam kalbinde yer alan Hippodrome Casino, Londra’nın en ikonik eğlence mekânlarından biridir. Geniş oyun alanları, şık barları ve gösteri sahnesiyle ziyaretçilere hem heyecan hem de eğlence sunar. Casinonun tarihi binası, modern tasarım detaylarıyla birleşerek klasik ve çağdaş atmosferi bir araya getirir.

Burada rulet, poker veya slot makinelerinde şansınızı deneyebilir, barlarda kokteyller eşliğinde dinlenebilir ve canlı gösterilerle keyifli bir akşam geçirebilirsiniz. Hippodrome, şehrin ışıkları ve hareketliliğiyle birleşen unutulmaz bir deneyim vaat eder.

Covent Garden — Sanat, Alışveriş ve Sokak Performansları

Londra’nın en canlı bölgelerinden biri olan Covent Garden, renkli pazarları, butik mağazaları ve sokak sanatçılarıyla ünlüdür. Meydanda dolaşırken canlı müzik, akrobatik gösteriler ve tiyatro performanslarıyla karşılaşabilir, şehrin enerjisini hissedebilirsiniz.

Covent Garden ayrıca lezzet duraklarıyla da ziyaretçilerini cezbetmektedir; kafeler, restoranlar ve tatlıcılar arasında kısa molalar vererek hem alışveriş hem de gastronomi deneyimi yaşayabilirsiniz. Tarihi yapıların arasında yürüyüş yapmak ve küçük dükkanları keşfetmek de burayı Londra’nın vazgeçilmez noktalarından biri kılar.

Akşam Yemeği – Café Pacifico (Covent Garden)

Covent Garden’ın hareketli sokaklarında renkli ve enerjik havasıyla öne çıkan Cafe Pacifico, Londra’nın en sevilen Meksika restoranlarından biri. İçeri girdiğinde canlı dekorlar ve Latin müzikleri sana eşlik eder; masaya gelen fajita, taco ve guacamole tabaklarıyla kendini Meksika’da gibi hissedersin. Margarita ve tekila çeşitleriyle de akşamı keyifli bir şekilde renklendirmek için ideal bir duraktır.

Ladurée — Covent Garden’da Fransız Tatlı Şıklığı

Covent Garden’ın kalbinde yer alan Ladurée, Londra’da Fransız pastacılık geleneğini deneyimleyebileceğiniz ikonik bir duraktır. Özellikle renkli ve zarif makaronları ile ünlüdür; vitrinleri adeta bir görsel şölen sunar.

Burada klasik Fransız tatlılarını ve çay seçeneklerini deneyebilir, şık ambiyansında kısa bir mola verebilirsiniz. Ladurée, hem lezzet hem de fotoğraf fırsatlarıyla Covent Garden ziyaretinizin tatlı bir parçası olur.

EL&N London — Covent Garden’da Renkli Kahve Deneyimi

Covent Garden’ın hareketli sokaklarında yer alan EL&N London, hem kahve tutkunları hem de görselliğe önem verenler için ideal bir duraktır. Pembe dekoru, modern tasarımı ve özenle hazırlanmış kahve ile tatlı seçenekleriyle Instagram’da da oldukça popülerdir.

Burada özenle hazırlanmış kahve ve çayları tadabilir, renkli tatlılardan deneyebilir ve mekânın eşsiz ambiyansında kısa bir mola verebilirsiniz. EL&N, hem lezzet hem de fotoğraf fırsatlarıyla Covent Garden ziyaretinizi daha renkli kılar.

Gece Pub Deneyimi – The Lamb & Flag (Covent Garden)

Londra’nın en eski publarından biri olan The Lamb & Flag, 17. yüzyıldan bu yana ayakta ve “pub kültürü”nün en otantik örneklerinden biri. Dar bir sokağın köşesinde karşına çıkan bu tarihi mekân, ahşap panelleri, alçak tavanı ve sıcak atmosferiyle zamanda yolculuk hissi uyandırır. Bir pint ale eşliğinde mola verip içerideki tarih kokan ambiyansta dinlenmek, Covent Garden turunu keyifli bir klasikle tamamlamanın en güzel yollarındandır.

Böylece üçüncü gün: Trafalgar Square’in hareketli meydanı → Piccadilly Circus’un ışıkları → Regent Street’in zarif mağazaları → Oxford Street’in kalabalık alışveriş caddesi → Bond Street’in şıklığı → Liberty London’ın ikonik binası → Carnaby Street’in renkli sokakları → Soho’nun enerjisi → Chinatown’un kırmızı fenerler ile süslü sokakları → Leicester Square’in tiyatro ruhu → Covent Garden’ın canlı atmosferi → Café Pacifico’da keyifli bir yemek → EL&N London’da tatlı bir mola → The Lamb & Flag Pub’ta eğlenceli bir kapanış ile tamamlanıyor.

black blue and yellow textile

4.Gün - Müzeler & Kraliyet Bahçeleri

· Natural History Museum · Royal Albert Hall ·Kensington Gardens · Kensington Palace · Hyde Park · Harrods

Natural History Museum

Devasa dinozor iskeletleri, mavi balina modeli ve doğa tarihine dair yüz binlerce eserle hem çocuklar hem de yetişkinler için büyüleyici bir deneyim. Gotik mimarisiyle de adeta bir katedrali andırır.

Tercihinize ve ilgi alanınıza göre, Natural History Museum’un hemen yanı başında bulunan Victoria & Albert Museum ve Science Museum da rotaya eklenebilir. Biri sanat ve tasarım dünyasının zengin koleksiyonlarını sunarken, diğeri bilim ve teknolojinin büyüleyici yolculuğunu keşfetme fırsatı verir. Böylece aynı bölgede kısa yürüyüşlerle çok farklı deneyimler yaşayabilirsiniz.

Science Museum
Birkaç adım ötede bulunan Science Museum, bilim ve teknolojinin büyüleyici hikâyesini gözler önüne serer. Uzay yolculuğundan buhar makinelerine, modern mühendislik harikalarına kadar geniş bir yelpazede sergilerle hem yetişkinleri hem de çocukları içine çeker. Etkileşimli alanları sayesinde gezmek kadar denemek de keyif verir.

Victoria & Albert Museum (V&A)
Natural History’nin hemen yanı başında yer alan V&A, sanat ve tasarım dünyasının kalbine açılan bir kapı gibidir. Moda, mücevher, heykel ve dekoratif sanat koleksiyonlarıyla görsel bir şölen sunar. İçeri adım attığında farklı dönemlerden gelen eserler arasında kaybolur, yaratıcılığın her türüne dokunabilirsin.

Royal Albert Hall

Hyde Park’ın hemen yanında yükselen Royal Albert Hall, kırmızı tuğlaları ve kubbesiyle Londra’nın en görkemli konser salonlarından biridir. 1871’den bu yana klasik müzikten rock konserlerine, bale ve tiyatrodan özel törenlere kadar sayısız etkinliğe ev sahipliği yapar. Dışarıdan ihtişamını seyretmek bile etkileyicidir; istersen rehberli bir tura katılarak salonun büyüleyici iç mekânını da keşfedebilirsin.

Kensington Gardens

Hyde Park’ın hemen batısında uzanan Kensington Gardens, yemyeşil çimenleri, göletleri ve heykelleriyle Londra’nın en zarif parklarından biridir. Burada yürürken bir yanda huzuru hisseder, diğer yanda Peter Pan heykeli gibi sürprizlerle karşılaşırsın. Şehrin kalabalığından uzaklaşıp dinlenmek için ideal bir duraktır.

Kensington Palace — Kraliyet Tarzının İzinde

Londra’nın zarif Kensington bölgesinde yer alan Kensington Palace, yüzyıllardır İngiltere kraliyet ailesinin üyelerine ev sahipliği yapmıştır. Kraliçe Victoria’nın çocukluğu burada geçtiği gibi, yakın dönemde Prens William ve Prens Harry de bu sarayda yaşamıştır. Barok mimarisi, özenle tasarlanmış odaları ve sakin bahçeleriyle ziyaretçilere hem tarih hem de görsel bir şölen sunar. Sarayın zarif salonlarında dolaşırken İngiltere tarihinin önemli anlarına ve kraliyet yaşamına dair ipuçları keşfedebilirsiniz.

Kensington Palace giriş biletinizle, sarayın ihtişamlı kraliyet dairelerini gezebilir, tarihî mobilyalar ve sanat eserleriyle dolu odalarda geçmişin izlerini sürebilirsiniz. Sesli rehber sayesinde her odadaki hikâyeleri ve saray sakinlerinin yaşam tarzlarını kendi temponuzda öğrenebilirsiniz.

TK Maxx Kensington
Kensington Palace’ın hemen yakınında yer alan TK Maxx, kraliyet tarihinden alışveriş dünyasına hızlı bir geçiş yapmak için güzel bir durak olabilir. İngiltere’nin ünlü indirimli alışveriş zincirlerinden biri olan TK Maxx, marka giyimden ayakkabıya, ev dekorasyonundan kozmetiğe kadar pek çok ürünü normal fiyatının çok altında bulabileceğin bir mağaza. Şansına göre tasarımcı markaların özel parçalarını da keşfedebilirsin. Saray bahçelerinden çıkıp birkaç dakikalık yürüyüşle bu modern alışveriş deneyimine uğramak, Kensington turuna hoş bir kontrast katar.

Hyde Park üzerinden Harrods’a Yürüyüş

Kensington Palace’tan ya da hemen yakınındaki TK Maxx’ten çıktıktan sonra rotanı doğuya doğru çevirdiğinde, Hyde Park’ın geniş çimenleri seni karşılar. Parkın içinden yürüyerek göletlerin, ağaçların ve huzurlu patikaların arasından ilerlemek, alışverişe giden yolu keyifli bir mola alanına dönüştürür. Doğu çıkışına vardığında Knightsbridge’e açılır ve birkaç adım sonra Londra’nın en ünlü mağazası Harrods karşına çıkar. Kraliyet bahçelerinden lüks vitrinlere uzanan bu yürüyüş, günün en zarif geçişlerinden biridir.

Harrods

Knightsbridge’in kalbinde yer alan Harrods, sadece bir mağaza değil, başlı başına bir Londra deneyimi. 1834’ten bu yana lüksün simgesi olan bu ikonik bina, altı kat boyunca moda, mücevher, parfüm, ev dekorasyonu ve gurme yiyeceklerle dolu. En çok ilgi gören bölümlerinden biri ise rengârenk vitrinleriyle ünlü gıda salonları. Burada dünyanın dört bir yanından lezzetleri görebilir, hediyelik çikolata ve çaylardan alışveriş yapabilirsin. İhtişamlı iç dekoru ve zarif vitrinleriyle Harrods, Londra’da “alışveriş” denince akla gelen ilk duraklardan biri.

· Tatlı/Kahve Molası: Prada Harrods Cafe → Harrods’un içinde, şık tasarımı ve zarif tatlılarıyla lüks bir mola noktası.

· Alternatif: EL&N London (Knightsbridge) → renkli dekorasyonu ve fotojenik sunumlarıyla ünlü.

Prada Café — Harrods’ta Lüks ve Lezzet

Londra’nın ikonik alışveriş noktalarından Harrods’un içinde yer alan Prada Café, lüks ve şıklığı bir araya getiren özel bir duraktır. Zarif dekoru ve özenle hazırlanmış tatlıları ile hem gözünüze hem damağınıza hitap eder.

Burada seçkin tatlı ve kahve seçeneklerinin tadını çıkarabilir, kısa bir mola vererek alışverişin keyfini lüks bir ambiyans eşliğinde sürdürebilirsiniz. Prada Café, Harrods ziyaretinizi unutulmaz ve tatlı bir deneyime dönüştürür.

Akşam Yemeği – The Golden Hind (Marylebone)

1914’ten beri hizmet veren, Londra’nın en klasik fish & chips restoranlarından biri. Geleneksel tarifle hazırlanmış çıtır balık ve altın sarısı patatesler ile Londra’ya özgü bir akşam yemeği deneyimi yaşayabilirsin.

Pub Deneyimi - The Devonshire (Soho)

Soho’nun kalbinde yer alan The Devonshire, geleneksel bir İngiliz pub’ının sıcak atmosferini modern dokunuşlarla birleştiriyor. İçeride ahşap detaylar, kalabalık bar tezgâhı ve dostane bir ortam seni karşılarken; üst katında şefler tarafından özenle hazırlanan klasik İngiliz yemeklerini tadabilirsin. Aşağı katta bir pint eşliğinde sohbet ederken, yukarıda Londra’nın en iyi bifteklerinden birini yemek bu pub’ı diğerlerinden ayıran en keyifli deneyimlerden biridir.

Böylece dördüncü gün: Natural History Museum’un tarih ve doğa dolu sergileri → Royal Albert Hall’un ihtişamlı konser salonu → Kensington Gardens’ın huzurlu yürüyüş yolları → Kensington Palace’ın zarif kraliyet yapısı → Hyde Park’ta kısa bir soluklanma ve yürüyüş → Harrods’ta alışveriş keyfi→ Golden Hind’de fish & chips akşam yemeği → The Devonshire' de tematik pub deneyimi ile tamamlanıyor.

black blue and yellow textile

5.Gün - Kuzey Londra & Alternatif Kültür

· British Museum· Camden Town ·Camden Lock Market · Regent’s Park · Hampstead Heath

British Museum

Dünyanın en büyük ve en önemli müzelerinden biri. Rosetta Taşı, Antik Yunan heykelleri, Mısır mumyaları ve daha nice eserle insanlık tarihine büyüleyici bir yolculuk sunar. Ücretsiz giriş sayesinde Londra’nın en çok ziyaret edilen noktalarından biridir.

Camden Town

British Museum’dan kısa bir metro yolculuğu ile ulaşabileceğin Camden Town, Londra’nın en renkli ve alternatif bölgelerinden biridir. Graffiti kaplı sokakları, canlı müzik mekanları, vintage dükkanlar ve uluslararası mutfaklardan yemek seçenekleriyle dolu bu semt, şehrin enerjisini en yoğun şekilde hissettiren yerlerden biridir. Burada yürürken sokak sanatının, alışverişin ve müziğin iç içe geçtiği bir atmosferde kaybolabilir, Camden’in özgün ve özgür ruhunu deneyimleyebilirsin.

Camden Lock Market

Camden Town’un kalbinde yer alan Camden Lock Market, el yapımı ürünler, tasarımcı stantları ve sokak yemekleriyle ünlüdür. Öğle yemeği için harika bir durak; burada dünya mutfaklarından lezzetleri tadabilir, hediyelik ve sanat objeleri arasında gezinebilirsin. Pazarın hareketli atmosferi, Camden’in enerjisini tam olarak yansıtır.

Camden Lock Market’te keyifli bir öğle molasının ardından, Camden High Street boyunca yürüyerek Regent’s Park’a doğru ilerleyebilir ve parkın içine Gloucester Gate Playground’dan adım atabilirsiniz. Bu giriş noktası, parkın renkli çiçek bahçeleri ve yürüyüş yollarıyla dolu keyifli alanlarına sizi doğrudan ulaştırır.

Regent’s Park

Camden’den kısa bir yürüyüşle ulaşabileceğin yemyeşil bir cennet. Kraliyet Parkları arasında en bakımlı olanlardan biridir. Güzel havalarda göletin etrafında yürüyebilir, çiçek bahçelerinde dinlenebilirsin. Londralıların sabah sporları ve piknik için tercih ettiği bir yerdir.

Regent’s Park Gezisi (sıralama önerisi):

  1. Primrose Hill – Kısa bir tırmanışla Londra manzarası sunar.

  2. Queen Mary’s Gardens – Rengârenk güller arasında yürüyüş ve fotoğraf molası.

  3. Boating Lake ve The Avenue Gardens – Gölet kenarında dinlenme ve doğa keyfi.

Hampstead / Heath

Şehrin merkezine yakın ama doğayla iç içe, adeta kırsal bir atmosfer sunar. Tepelerine çıktığında Londra’nın panoramik manzarasını görebilirsin. Yerel halk köpekleriyle yürüyüş yapmaya gelir, bu yüzden çok samimi bir havası vardır.

Önerilen Gezi Sıralaması

Parliament Hill: Londra’nın en güzel panoramik manzaralarından biri. Fotoğraf molası ve şehir manzarası için ideal.

Hampstead Ponds: Küçük göletler, yürüyüş ve doğa keyfi için huzurlu bir alan.

Kenwood House: Tarihi malikâne, sanat koleksiyonları (Rembrandt, Vermeer) ve güzel bahçeleri ile mutlaka görülmeli.

Pub Deneyimi

Günün sonunda yorgunluğunuzu atmak ve Londra’nın tarihi pub kültürünü deneyimlemek için rotanızı Hampstead’in ünlü publarından birine yönlendirebilirsiniz.

Holly Bush

Birkaç adım ötede, yine Hampstead Heath yakınlarında konumlanan Holly Bush Pub, 18. yüzyıldan kalma klasik bir İngiliz pub’ıdır. Ahşap tavanlar, taş duvarlar ve sıcak bir ortam sunan pub, lokal halkın da sık tercih ettiği bir mekandır. Burada bir bardak ale veya klasik Sunday roast ile yorgunluğunuzu atabilir, Hampstead’in tarihi dokusunu hissetmeye devam edebilirsiniz.

The Spaniards Inn


Hampstead Heath’in hemen yanında yer alan Spaniards Inn, 16. yüzyıldan bu yana ayakta duran tarihi bir pub. Charles Dickens ve John Keats gibi ünlü yazarların uğrak noktası olmuş bu mekan, klasik ahşap dekorları ve samimi atmosferiyle ziyaretçilerini karşılar. Burada bir pint veya hafif bir atıştırmalık eşliğinde dinlenmek, günü Londra tarihinin ve edebiyat mirasının içinde sonlandırmanın keyifli yollarından biridir.

Böylece beşinci gün: British Museum’un zengin tarihi koleksiyonları → Camden Town’un alternatif kültür sokakları → Camden Lock Market’te canlı pazar deneyimi → Regent’s Park’ın yemyeşil yürüyüş yolları → Parliament Hill’den Londra manzarası → Hampstead Ponds ve Well Walk boyunca sakin yürüyüş → Kenwood House’un sanatsal ve tarihî atmosferi → The Spaniards veya Holly Bush’ta geleneksel bir İngiliz pub deneyimi ile tamamlanıyor.

black blue and yellow textile

6.Gün - Batı Londra’nın Renkleri

· Westbourne Grove · Portobello Road · Notting Hill Renkli Evler · Holland Park § Kyoto Garden

Kahvaltı

Granger & Co. – Westbourne Grove
Notting Hill’in en popüler kahvaltı duraklarından biri olan Granger & Co., Avustralya esintili menüsüyle güne enerjik bir başlangıç yapmak için harika bir adres. Ferah ve modern iç mekânı, doğal ışık alan geniş camlarıyla oldukça davetkâr bir atmosfer sunar. Menünün yıldızları arasında ricotta pancake, taze avokadolu tost ve mis gibi kahveler yer alıyor. Özellikle hafta sonları Londralılar arasında çok rağbet gördüğü için biraz sıra beklemek gerekebilir, ama servis edilen tabakların lezzeti buna kesinlikle değiyor.

Westbourne Grove

Notting Hill’in şık tarafını keşfetmek istersen, yolunu mutlaka Westbourne Grove’a düşürmelisin. Burada sıra dışı butik mağazalar, tasarımcı markaları, modern kahve dükkânları ve gurme restoranlar seni karşılayacak. Renkli evlerin ardından bu cadde, semtin daha sofistike ve sakin yüzünü görmek için harika bir fırsat sunar.

Westbourne Grove boyunca yürüdüğünde, kuzeye doğru devam ederek kendini bir anda Portobello Road’un hareketli atmosferinde bulursun. Böylece Notting Hill’in sakin ve şık yüzünden, antikacılar ve pazar tezgâhlarıyla ünlü rengarenk Portobello dünyasına akıcı bir geçiş yapmış olursun.

Portobello Road

Notting Hill’in kalbi sayılan Portobello Road, antikacılardan vintage giyime, sokak lezzetlerinden rengârenk tezgâhlara kadar uzanan capcanlı bir dünyanın kapılarını sana açar. Cumartesi günleri kurulan ünlü pazarıyla sokak tamamen bir şenlik havasına bürünür; el yapımı takılardan eski plaklara kadar sayısız hazineyi keşfedebilirsin. Sokak boyunca uzanan pastel renkli evler ve sanat dolu vitrinler, yürüyüşünü daha da keyifli hâle getirir. Yolda mutlaka bir şeyler atıştırmak isteyeceksin; taze pişmiş paelladan Karayip mutfağına kadar uzanan seçenekler seni bekliyor.

Notting Hill – Renkli Evler

Notting Hill’in cazibesi, şüphesiz pastel tonlara boyanmış sıra evlerinde gizli. Portobello Road’dan kısa bir yürüyüşle kendini bu masalsı sokaklarda bulabilirsin.

  • Lancaster Road (W11 1DF): Capcanlı mavi, pembe, sarı evlerin sıralandığı bu sokak, semtin en ünlü fotoğraf noktalarından biri.

  • Colville Terrace (W11 2BE): Daha zarif pastel tonlarıyla romantik bir atmosfer sunar; özellikle sabah ışığında çok etkileyici.

  • Westbourne Park Road (W11 1EE): “Notting Hill” filmiyle hafızalara kazınan evler bu sokakta. Sinema tutkunları için mutlaka görülmeli.

  • St. Luke’s Mews (W11 1DF): Taş döşeli dar yolu, pembe evleri ve sakin havasıyla adeta bir kartpostal. Burası da “Love Actually” filmi sayesinde ikonikleşmiş durumda.

Her sokakta farklı bir renk paletiyle karşılaşacak, her adımda kendini film sahnesindeymiş gibi hissedeceksin. Fotoğraf molaları için en güzel durakları burada bulabilirsin.

Dipnot: Bu adreslerin posta kodlarını (W11 1DF, W11 2BE, W11 1EE, W11 1QJ) harita uygulamasına yazdığında doğrudan ilgili sokakların giriş noktalarına yönlendirilirsin. Böylece kaybolmadan kolayca bulabilir ve renkli evlerin tadını çıkarabilirsin.

Holland Park & Kyoto Garden

Şehrin gürültüsünden uzaklaşıp doğanın içine karışmak istersen, rotanın en huzurlu duraklarından biri Holland Park. Geniş yürüyüş yolları, yemyeşil çimenleri ve saklı köşeleriyle burada Londra’nın dingin yüzünü keşfedebilirsin.

Parkın kalbinde ise bambaşka bir dünya seni bekler: Kyoto Garden. Japonya’nın Kyoto şehrinden esinlenerek tasarlanmış bu bahçe, koi balıklarıyla dolu göletleri, şelalesi ve simetrik peyzajıyla adeta bir meditasyon alanı gibi. Renkli tavus kuşlarını görebilir, taş yollarında ağır ağır yürüyerek Londra’da bir anlığına Uzak Doğu atmosferini hissedebilirsin.

Belvedere – Holland Park’ta Lezzet ve Zarafet

Holland Park’ın yemyeşil atmosferi içinde gizlenmiş Belvedere, doğayla iç içe ama sofistike bir yemek deneyimi sunuyor. Yüksek tavanlı, zarif dekorasyonlu salonu ve park manzarasına açılan camlarıyla burası, şehirde olduğunuzu unutturacak kadar huzurlu.

Menüsünde ise modern Avrupa mutfağının özenle hazırlanmış örneklerini bulabilirsin. Taze deniz ürünleri, et yemekleri ve yaratıcı tatlılar, iyi bir şarap seçkisiyle birlikte servis ediliyor. İster uzun bir öğle yemeği, ister akşam park turunu taçlandıracak özel bir akşam yemeği için mükemmel bir seçenek.

Böylece altıncı gün: Granger & Co’da güne leziz bir kahvaltı → Westbourne Grove’un şık butikleri ve sakin sokakları → Portobello Road’un renkli pazar atmosferi → Notting Hill’in büyüleyici sokakları → Lancaster Road, Colville Terrace, Westbourne Park Road ve St Luke’s Mews’teki ikonik renkli evler → Holland Park’ın yemyeşil alanları → Kyoto Garden’ın huzur veren Japon bahçesi → Fitzrovia’da Circolo Popolare’de unutulmaz bir akşam yemeği ile tamamlanıyor.

black blue and yellow textile

7.Gün - Greenwich & Modern Docklands

· Greenwich Market · Cutty Sark · Grand Square · Greenwich Flower Market · Royal Observatory & Prime Meridian · Canary Wharf

DLR ile Cutty Sark’a Ulaşım

Sabah yolculuğuna farklı bir deneyimle başlamak için DLR (Docklands Light Railway) hattını kullanarak Cutty Sark for Maritime Greenwich istasyonunda inebilirsin. Sürücüsüz trenlerin ön koltuklarında oturursan, Canary Wharf gökdelenlerinin arasından geçerken adeta şehri rayların üzerinden keşfeder gibi olursun. İstasyondan çıktığında ise karşında hemen tarihi Cutty Sark yelkenlisi ve birkaç adım ötede Greenwich Market seni karşılar.

Greenwich Market

DLR’den indikten sonra birkaç dakikalık yürüyüşle ulaşabileceğin Greenwich Market, tarihi 18. yüzyıla kadar uzanan Londra’nın en canlı pazarlarından biri. Renkli stantlarında sokak lezzetlerinden dünya mutfaklarına, el yapımı takılardan antikalara kadar pek çok şey bulabilirsin.

Sabah kahvaltısı için kahve ve taze kruvasanla hızlı bir mola verebilir, öğle saatlerinde ise farklı mutfakların sokak yemeklerini deneyebilirsin. Özellikle uluslararası tatlar ve tatlı stantları oldukça popüler. El işi ürünler ve küçük sanat eserleri ise güzel bir hatıra seçeneği olabilir.

Cutty Sark

Greenwich’in simgelerinden biri olan Cutty Sark, 19. yüzyılda Çin’den İngiltere’ye çay taşımak için kullanılan dünyaca ünlü yelkenli. Döneminin en hızlı gemilerinden biri olan bu tarihi güzellik, bugün müze olarak ziyaret edilebiliyor.

Cutty Sark giriş biletinizle, geminin güvertesinde dolaşarak bir denizcinin yolculuğunu hissedebilir, alt kısmında ise gemiyi çevreleyen cam yapının içinde denizcilik tarihine dair detaylı sergileri görebilirsin. Hem mühendislik harikası yapısıyla hem de okyanusların hikâyeleriyle, Londra’da mutlaka görülmesi gereken noktalardan biri.

King George II Heykeli & Grand Square

Greenwich’in kalbinde yer alan Grand Square, klasik mimarisiyle seni karşılayan görkemli bir meydan. Meydanın tam ortasında yükselen King George II heykeli, bölgenin tarihine ve kraliyet bağlarına dikkat çeken bir anıt niteliğinde.

Etrafında ise Old Royal Naval College’ın ihtişamlı binaları yükseliyor. Bu meydanda durup çevrene baktığında hem denizcilik mirasını hem de barok mimarinin zarafetini aynı anda görebilirsin. Thames kıyısına açılan geniş manzarasıyla burası fotoğraf molası için de ideal bir nokta.

Greenwich Flower Garden

Grand Square’den yürüyerek Greenwich Flower Garden'a doğru ilerlediğinde karşına sade ama zarif mimarisiyle öne çıkan The Queen’s House çıkar. 17. yüzyıldan kalma bu yapı, İngiltere’de klasik mimarinin ilk örneklerinden biri olarak kabul ediliyor. İçinde sanat koleksiyonları barındırsa da, dışarıdan bile bakıldığında etkileyici bir ihtişama sahip.

The Queen’s House’un ardından adımlarını yukarıya, Greenwich Park’ın yemyeşil yollarına çevirdiğinde ise seni renkli bir sürpriz bekler: Flower Garden. Mevsime göre değişen çiçeklerle dolu bu bölüm, parkın en huzurlu köşelerinden biri. Yürüyüş arasında kısa bir nefes molası vermek ya da fotoğraf çekmek için harika bir durak.

Royal Observatory & Prime Meridian

Greenwich Park’ın tepesine vardığında seni Londra’nın en ikonik noktalarından biri karşılar: Royal Observatory. 17. yüzyılda gökbilim çalışmaları için kurulan bu gözlemevi, bugün astronomi meraklılarının uğrak noktası.

Royal Observatory giriş biletinizle, dünyanın saatini belirleyen Prime Meridian çizgisini adım adım geçebilir ve hem kuzey hem de güney yarımküreyi aynı anda deneyimleyebilirsiniz. Gözlemevini gezerek tarihi teleskoplar, astronomi aletleri ve Edwin Halley’den modern zamanlara uzanan bilimsel keşiflerle ilgili sergileri inceleyebilirsiniz. Etkileşimli gösterimler ve dijital panolar sayesinde uzay ve zaman kavramlarını keşfederken, Londra’nın panoramik manzarasını da gözlemleyebilirsiniz. Ziyaret sırasında rehberli turlar veya sesli rehber seçenekleriyle hem tarihi hem de astronomi bilgisini kendi temponuzda öğrenebilirsiniz.

Canary Wharf – Londra’nın Modern Yüzü

Tarihi Greenwich’in dingin atmosferinden çıktıktan sonra kendini Londra’nın en modern bölgelerinden birinde bulacaksın: Canary Wharf. Gökdelenlerin göğe yükseldiği bu finans merkezi, şehrin iş dünyasının kalbi olduğu kadar, alışveriş, sanat ve yeme-içme seçenekleriyle de öne çıkıyor.

Canary Wharf aynı zamanda sanatla iç içe bir bölge. Açık hava heykelleri ve sergilerle dolu meydanlarında dolaşırken, Londra’nın tarihi ile modern yüzü arasındaki kontrastı birebir hissedebilirsin.

Royal Observatory ziyaretini tamamladıktan sonra Greenwich Park’tan aşağıya doğru yürüyerek yeniden Cutty Sark DLR istasyonuna ulaşabilirsiniz. Buradan Docklands Light Railway (DLR) hattına binerek kısa bir yolculukla Canary Wharf’a varmak mümkün. Yolculuk yaklaşık 10 dakika sürüyor ve şehrin modern finans merkezi seni karşılıyor olacak.

Canary Wharf Pier’den London Eye’a Thames Yolculuğu

Canary Wharf’daki modern gökdelenlerin arasında kısa bir yürüyüşle Canary Wharf Pier’e ulaştığında, seni Thames’in üzerindeki keyifli bir yolculuk bekliyor: Uber Boat. Botun güvertesine çıkıp nehir boyunca süzüldüğünde, Londra’nın farklı yüzlerini adım adım göreceksin.

Başlangıçta sağında ve solunda yükselen modern ofis blokları ve cam cepheler, şehrin finansal kalbini gözler önüne seriyor. Güneş ışığı camlardan yansıyarak Thames üzerinde pırıl pırıl bir yolculuk sunuyor. Bot ilerledikçe yavaş yavaş tarihi binalar ve köprüler beliriyor: Tower Bridge ve Southwark Bridge gibi ikonik yapılar göz kırpıyor, soluklanırken fotoğraf için harika fırsatlar çıkıyor.

Nehir boyunca esen hafif rüzgar ve suyun yansıması, şehirde hem modern hem de tarihi dokuyu bir arada deneyimlemene olanak sağlıyor. Yaklaştıkça London Eye görünür hâle geliyor; bot seni doğrudan iskelesine bırakıyor ve günü Thames manzarası eşliğinde, dönüştürücü bir deneyimle sonlandırıyorsun.

Akşam Yemeği – Sushi Samba (Heron Tower, Liverpool St.)

Asya ve Latin Amerika mutfağını bir araya getiren yaratıcı bir menü. 38. kattaki camdan manzarasıyla şehrin ışıklarını izlemek inanılmaz bir atmosfer sunar. Hem yemekleri hem de ambiyansı Londra’daki en özel deneyimlerden biridir.

Böylece yedinci gün: Greenwich Market’te rengârenk stantlar ve lezzet molası → Cutty Sark’ın tarihi güvertesi → Grand Square’in görkemli atmosferi → Greenwich Flower Garden’da huzurlu bir yürüyüş → Royal Observatory & Prime Meridian’da zamanı ve evreni keşif → Canary Wharf’ın modern silüeti → Sushi Samba’da şehrin ışıkları eşliğinde unutulmaz bir akşam yemeği ile tamamlanıyor.